AVUKAT ASİYE MELTEM TAŞCI

Mirastan Mal Kaçırmak Nedir?

Hukuki adıyla “muris muvazaası”, miras bırakanın (muris), mirasçılarından mal kaçırmak amacıyla yaptığı, gerçek iradesiyle örtüşmeyen, danışıklı (danışıklı = muvazaalı) işlemlerini ifade eder.

En yaygın örneği şudur:
Bir kişi, vefatından önce bir taşınmazını bir evladına “satmış gibi” gösterir ama aslında satış değil bağıştır ve satış bedeli ödenmez. Amaç, bu taşınmazı diğer mirasçılardan saklamak ve sadece bir evlada bırakmaktır.

Mirastan Mal Kaçırmak Hukuken Geçerli mi?

Hayır, geçerli değildir.
Türk Medeni Kanunu ve yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, muvazaalı işlemler geçersizdir. Eğer bir mirasçı, murisin yaptığı işlemin gerçekte satış değil bağış olduğunu, yani mal kaçırma amacı taşıdığını ispatlarsa, “tapunun iptali ve tescili” davası açarak bu devri iptal ettirebilir.

Hangi Hallerde Mal Kaçırma Sayılır?
• Miras bırakan, malını bir evladına “satış” gibi göstererek devreder ama karşılığında bedel alınmazsa,
• Bu evladın satış bedelini ödeyebilecek gücü yoksa,
• İşlemden diğer mirasçıların haberi yoksa ve saklı payları ihlal ediliyorsa,
• Görünürde satış sözleşmesi yapılıp, gerçekte bağış amaçlanmışsa,

Bu durumda muris muvazaası olduğu kabul edilir.

Ne Yapılabilir?

Diğer mirasçılar, bu tür bir işlemle karşılaşırsa, murisin ölümünden sonra:
• Tapu iptali ve tescil davası açabilirler,
• Mahkemede gerçek irade ile görünüşteki işlemin örtüşmediğini ispat etmeleri gerekir.

Sonuç:

Mirastan mal kaçırmak, hukuken mümkün değildir. Görünüşte yapılan satış ya da bağış işlemleri eğer diğer mirasçıların miras hakkını zedeleme amacı taşıyorsa ve bu ispatlanabiliyorsa, iptal edilebilir. Yani kişinin hayattayken yaptığı devir işlemleri, vefatından sonra sorgulanabilir hale gelir.